https://www.instagram.com/reel/DG1Thy9N7ho/?igsh=NDZiMmx6OWpsbzV3

Metinde sözü geçen video 👆🏻


Dün Akademi öğrencilerimizden biri çok konuşulan bir videoyu bizimle paylaştı. Video üzerinden birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum:

1. İngilizce Bizim İlk Dilimiz Değil

Ve bu sebeple, akıcı ya da mükemmel aksanlı konuşmak zorunda değiliz. İngilizce bizim iletişim aracımız. Amaç iletişim kurmak, bir dil sanatçısı olmak değil.

2. “Yurtdışına Gidersem 3 Ayda Hallederim” İnanışı

Evet, yüksek maruz kalmak (immersion) öğrenmenin en hızlı yollarından biridir.

Ama bu, o dili hemen akıcı şekilde konuşabileceğimiz anlamına gelmez.

Burada kişisel bir notumu da paylaşmak istiyorum:

Eğer yüksek maruz kalma süreci yeterli dil altyapısıyla desteklenmezse, yapamama hissi zamanla büyüyebilir ve dil öğrenme sürecini bir travmaya dönüştürebilir. Motivasyon kaybı yaşanabilir.

Videodaki örneğe bakalım:

10 aydır Amerika’da yaşayan ve uzmanlık alanı laboratuvar çalışmaları olan öğrenci bile zaman zaman duraksıyor.

Ama bu, onun İngilizcesinin kötü olduğu anlamına gelmiyor.

Dikkat ederseniz, karşısındaki yargıç onu oldukça iyi buluyor, sabırla ve takdirle dinliyor.

Ne yazık ki yorumlardaki bazı Türk kullanıcılar hâlâ eksik bulma ve eleştirme eğiliminde.

İşte bu zihniyet, Türkiye’de İngilizce öğrenmenin önündeki en büyük engellerden biri.

Türkiye’de Neden İngilizce Öğrenmek Zorlaşıyor?

1. Yetersiz Temelle Ana Dili İngilizce Olan Eğitmenlere Yönlendirilmek

Henüz dili hiç bilmezken, doğrudan ana dili İngilizce olan öğretmenlerle ders yapmamız bekleniyor.

Ama şunu unutuyoruz:

Biz dili henüz anlamıyoruz.

Kelime eksikliğini bir kenara bırakın, basit bir soru sormayı ya da yanıtlamayı bile bilmiyoruz.

Bu durumda, bizim dilimizi de bilmeyen bir eğitmenle nasıl sağlıklı bir iletişim kurabiliriz?

İşte burada yanlış başlıyoruz. Temel seviyede, sizi anlayabilen, süreçlerinizi destekleyebilen bir eğitmenle çalışmak çok daha sağlıklı olur.

2. Mükemmeliyetçilik ve Hata Yapmaktan Korkmak

Türkiye’de genel bir bakış açısı:

Bir işi yapıyorsak en iyisini yapmalıyız, yoksa yapmamalıyız.

Hata yaparsak bu, o işe uygun olmadığımız anlamına gelir.

Bu yaklaşım yüzünden 3. bir dili öğrenmeyi geçelim, dünyanın en çok konuşulan dili olan İngilizceyi bile rahat bir şekilde öğrenemiyoruz.

Gerçek şu:

Hata yapmadan öğrenemezsiniz.

Bright English’te bir öğrencimiz yeni bir şeyde hata yapmazsa şaşırıyoruz!Çünkü hata olmadan gelişim de olmuyor. 🤓

Son Söz: Hatalarınızla Öğrenin, Kendinize Şans Tanıyın

İngilizce öğrenme yolculuğunuzda amacınız mükemmellik değil, anlaşılabilir iletişim olmalı.

Ana dili İngilizce olan bir eğitmen mi yoksa sizin seviyenizi bilen bir eğitmen mi daha iyidir?

Cevap: Sizin ihtiyacınıza uygun olan eğitmen en iyisidir.

Yurtdışına çıkmak mı? Harika bir fırsat olabilir.

Ama unutmayın, dil altyapınız yoksa sadece coğrafyanız değişir, özgüveniniz değil.

Bright English’te buna göre bir sistem kurduk.

Hatalara açık, destekleyici, gerçekçi bir öğrenme ortamı.