BAŞVURU FORMUNU DOLDUR ARAMIZA KATIL !
Global Dil : İngilizce
Bugün küçük bir seyahat sırasında -aslında tam olarak Avrupa’dan Asya’ya geçerken- düşünmeye başladım: Global bir dile sahip olmak ne kadar da güzeldi. Dünyanın neresine gidilirse gidilsin bir şekilde kendini anlatıyor ve yolunu buluyordun...
ÖĞRENME SÜRECI
Beyza Zahide Çoban
6/6/20256 min oku


Bugün küçük bir seyahat sırasında -aslında tam olarak Avrupa’dan Asya’ya geçerken- düşünmeye başladım: Global bir dile sahip olmak ne kadar da güzeldi. Dünyanın neresine gidilirse gidilsin bir şekilde kendini anlatıyor ve yolunu buluyordun. Bir an eksikliğini hayal etmeye çalıştım, binlerce sorun baş gösterdi. Bir kez daha ortak bir dil belirlenmiş olmasının ve milyonlarca insanın bu dili öğrenmeye hevesli olmasının minnetini hissettim.
Sonra bu devlet neden İngilizce’ye nasip oldu diye düşünmeye başladım. Her halde Hazret-i Allah -kafir de olsa- çalışanın karşılığını verdiğindendi. Sonuçta İslam İmparatorluğu olarak bizim rakiplere nispetle ilimde geri, dünyada olan baş döndürücü gelişmelerden uzak kaldığımız süreçte; batıda ‘maddi’ anlamda devrimler kopmuştu. İngilizce konuşanların hüküm sürdüğü koca coğrafyaya bakınca adaletli bir karar olduğuna ikna oldum.
Hoş, ben ikna olmasam ne çıkar? İngilizce öğrenmeye ihtiyacımız var. Bu devirde İngilizce bilmek avantaj değil, bilmemek dezavantaj oldu. Kendi çabaları ile intermediate -orta üstü- seviyeye gelmeyi başaran ve öğrenme yolculuğuna devam eden biri olarak öğrenmeye hevesli olanlarla birkaç fikir ve deneyim paylaşabilirim.
Öğrenmek Sevgi İle Başlar
Benim İngilizce sevdam çok küçükken başladı. Konuşmayı, şaşırtan sorular sormayı seven; olayları bambaşka açılardan ele alan bir çocukmuşum. Bir gün anneme dert yanmışım “Anne keşke ben İzgilince’de doğsaydım.” Evet evet “İzgilince”. Doğru yazıldı. Daha adını bilmediğim, söyleyemediğim bir ülkede doğmayı ve o dili doğuştan konuşmayı arzularmışım. Neden mi çocukluk anılarımı anlatıyorum? Çünkü anlatmaya çalışıyorum: Öğrenmek sevgi ile başlar.
Bugün bir arkadaş bana dert yandı. Her hangi bir konuda süreklilik gösteremediğinden bahsetti. Haklıydı; bir konuda sebat göstermek, bıkmadan usanmadan çalışmak, bazen hiçbir ilerleme kat edilmemiş gibi görülse de devam edebilmek kolay bir şey değildi. Bunun için gerçekten istemek lazımdı. Gerçekten istemek de gerçek bir sevgiyi gerektiriyordu.
Sevgi en yeterli ve en sağlam motive kaynağı olsa gerek. Sadece bir zorundalıktan dolayı öğrenmektense eğlenceli hale getirilebilir. Sıkıcı bir çalışmadan ziyade boş zamanımızı değerlendirdiğimiz bir aktiviteye dönüşmesi sağlanılabilir. Ayrıca İngilizce öğrenmek için sıkıcı ders kitaplarına ihtiyacımız yok. Bir tık uzağımızda milyonlarca materyal ve içerik var. Bizim için en doğru olanı -bize İngilizceyi sevdirecek olanı- bulmak için biraz gayret göstermeliyiz.
Zaten öğrenmeye başladıkça bilmenin verdiği zevkle daha eğlenceli hale gelecektir. Hatta başka bir dille iletişim kurmanın zevkini aldıktan sonra biri hobilerimizi sorduğunda gayet emin bir şekilde dil öğrenmek diyebiliriz.
Programlı Olmak Anahtardır
Hepimizin ortak noktalarında biri de kurulan planı yüzde yüz uygulayamamak . Bu zamanakadar o kadar çok plan kurdum ki eğer bunları gerçekleştirebilseydim henüz erişemediğim C1 seviyesine defaatle ulaşmam gerekirdi. Ne yazık ki daha mühim meşgalelerle hedefimi sürekli tehir etmek zorunda kaldım. Bu açıdan bakıldığında bu durum kulağa kötü gelebilir. Aslında pek sayılmaz. Evet, yapılan planın uygulanamaması hayal kırıklığına sebebiyet veriyor ama sevmek ve gerçekten istemek diye bahsettiğimiz sınırsız motive kaynağı devreye girince bu kolaylıkla atlatılıyor. İstediğimiz neticeyi elde edemesek de sonuçta ilerleme kat etmiş oluyoruz. Yani uzun vadede yaptığımız programlar bizi ilerlemeye itiyor.
Kısa vadeli; mesela günlük, haftalık, aylık programlar da yalnızca dil öğrenmek değil her alanda verim arttıran güçlü unsurlar. Kendi yaşam şartlarımıza ve rutinimize uygun olarak bir program hazırlayabiliriz. Bu konuda yetkin değilsek dijital veya basılı planlayıcılardan yararlanabiliriz. Küçük bir ipucu: Yenilebilir lokmalarla başlayın. Mesela “Günde 10 dakika İngilizce!” diye çıktığınız bir yol, her gün daha fazla mesafe kat ederek, bir sene sonunda oldukça tatmin edici bir noktaya ulaşabilir.
Çok Yönlü Öğrenim Esastır
Konu dil öğrenmek olunca çok yönlü bir öğrenim esastır. Kazanmamız gereken becerileri listening, speaking, writing, reading, gramer ve vocabulary olarak sıralayabiliriz. En baştan itibaren çok yönlü öğrenmek ve ilerleyen süreçte eksik olduğumuz alanları tespit ile o noktada yoğunlaşmak dili yetkin bir şekilde kullanmamızda oldukça etkili olacaktır. Şimdi bahsedilen becerileri nasıl geliştirebileceğimize dair birkaç tüyoya göz atalım.
-Listening Skills (Dinleme Becerileri)
Duyduğunu anlamak ve yorumlayabilmek olarak tanımlayabileceğimiz bu beceriyi geliştirmek için tabi ki bol bol İngilizceye maruz kalmak gerekiyor. TED Talks, BBC Learning English ve çok daha fazlası olmak üzere aynı zamanda kişisel birikimimizi de arttıran, kendi seviyemize uygun birçok podcast kanalını her an, hatta her hangi bir işle meşgulken bile dinlemek oldukça etkili bir yöntem. İlk etapta hiçbir şey anlayamamak gözünüzü korkutmasın. Zamanla kelimelere aşinalığınız mutlaka artacaktır.
Yine seviyemize uygun olmakla beraber şahsi gelişime katkı sağlayan video içeriklerini öncelikle Türkçe, zamanla İngilizce ya da daha faydalısı doğrudan İngilizce altyazı ile izlemek aynı zamanda görerek de öğrenme sağladığından dolayı podcastlerden daha fazla katkı sağlar.
-Speaking Skills (Konuşma Becerileri)
Anladığını ama konuşamadığını iddia eden büyük bir kesim var. Gerçekten dedikleri gibi mi yoksa “Bilmiyorum” demeye dili varmayan insanımızın sığındığı bir cümle mi bilinmez ama konuşma becerimizi geliştirmek için yapmamız gereken aslında çok basit: hatalı da olsa bol bol konuşmak.
En güzel öğrenim az önce belirtildiği gibi maruz kalmakla mümkün. Tamamen İngilizce olmak üzere diyaloglar kurmak sadece konuşma değil dinleme becerilerimizi de geliştirir. Yeni duyduğumuz kelimeleri bağlamdan hareketle öğrenmemizi sağlar ki aktif öğrenmek olarak isimlendirdiğimiz bu yöntem en akılda kalıcı olanıdır. Eğer sabırlı, nazik; öğretmeye ve yardıma istekli bir partner bulamazsanız yapay zekaya bir şans verin. İstediğiniz aksanı seçerek istediğiniz konuda konuşabilirsiniz.
-Writing Skills (Yazma Becerileri)
İngilizce yazıldığı gibi okunmayan bir dil. Bundan dolayı bu dilin imlası anadili olanlar tarafından bile öğrenilmek zorunda. Bu beceriyi geliştirmek için aynı zamanda kelime öğrenimi de sağlayan uygulamalar kullanılabilir. Zaman zaman her hangi bir konuda seviyeye uygun yazılar yazılabilir, günlük tutulabilir ve bunların yapay zeka ile kontrolleri yapılarak etkili bir öğrenme gerçekleştirilebilir.
Reading Skills (Okuma Becerileri)
Burada pronunciation -telaffuz- kavramı devreye giriyor. Doğru okumak için doğru telaffuz edebilmeliyiz. Bu konuda yaptığımız en büyük hata İngilizceyi Türkçe gibi telaffuz etmek. Her dilin kendine ait bir ahengi, latifliği var. Bunu ihlal ettiğimizde sadece aynı dili paylaştığımız kişiler tarafından anlaşılabiliyoruz. Maalesef anadili İngilizce olanlar bizi anlamakta zorlanıyorlar. Tabi ki de kendi dilimizden gelen aksanı tamamen yok edemeyiz, hatta bu bizim kültürel bir farkımız ve zenginliğimiz olarak algılanabilir. Ancak anlaşılabilir olmak için üzerinde durmamız gereken diğer bir nokta da telaffuz.
Küçükken İngilizce kelimelerin yanına kendimizce okunuşlarını yazardık. Aslında etkili bir yöntemi yanlış uyguluyorduk. Fonetik alfabe denilen global sistem ile İngilizcenin kendine özgü seslerini öğrenebilir ve telaffuzumuzu geliştirebiliriz. Yine burada en etkili yöntem maruz kalmak olacak. Dinleyerek ve pratik yaparak ilerleyecek ve zamanla hiç görmediğimiz kelimeleri doğru okumaya başlayacağız.
-Gramer ve Vocabulary (Dil Bilgisi ve Kelime Öğrenimi)
Burada asıl vurgulanmak istenilen husus, en kalıcı öğrenmenin aktif öğrenme olduğu. Yani bir dili ders çalışır gibi çalışmaktansa aktif bir şekilde kullanarak öğrenmek en etkili yoldur.Bir diyalog, dinleme, izleme, okuma esnasında yeni kelimeler öğrenebilir ve zamanla dilbilgisini -örneğin zamanların nasıl kullanıldığını, nasıl karşılaştırma yapıldığını vs.- kavrayabiliriz. Bu aktif öğrenmeyi ufak çalışmalar ile desteklemek de çok katkı sağlayacaktır. Bunun için bize hitap eden siteler ve uygulamalar keşfetmeliyiz.
Hayatınızın Bir Parçası Haline Getirin
Son olarak belirtmek istiyorum ki tekrar edilmeyen birçok şey gibi dil de unutulmaya mahkumdur. Bunun için öğrenme sürecinde katkı sağlaması sonrasında da unutulmaması amacıyla İngilizceyi hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Örneğin bazı cihazlarımızı İngilizce dilinde kullanabilir, faydalı İngilizce içerikler tüketmeyi alışkanlık haline getirebiliriz.
Hayat akıp gidiyor, biz de kapılıp gidiyoruz. Hayatın kimi zaman durgun kimi zaman hırçın dalgaları arasında şayet dikkat eder; gayret edersek inciler, mercanlar, değerli taşlar bulabiliriz. Kendimizi geliştirebiliriz.
İngilizce
Konuş!
Iletişim
info@brightenglish.com
© 2025. All rights reserved.